Beton, çimento hamuru ve dağılı agrega fazı ile bu iki fazın temas yüzeyinin oluşturduğu arayüzden
meydana gelen kompozit bir malzemedir. Bu haliyle beton geçtiğimiz yüzyılda keşfedilen ve en çok kullanılan popüler yapı malzemesi olarak öne çıkmaktadır. Dünya genelinde ve Türkiye’deki yapı üretiminin %90’ının betonarme taşıyıcı sistem olarak gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bu durumda, betonarme ve yapı malzemelerine ilişkin verilerin incelenmesi ve yorumlanmasının önemi artmaktadır.
Değişik türdeki yapılarda kullanılmakta olan beton, servis ömrü boyunca bünyesinde yıpranmaya yol açabilecek birçok kimyasal ve fiziksel etkenle karşılaşmaktadır. Betonun içine sızan su, karbondioksit, oksijen, sülfat, asit ve klor gibi maddeler betonda değişik türlerdeki kimyasal olayların yer almasına neden olmaktadır.
Betonda ortaya çıkan zararlı kimyasal reaksiyonlar kendini, betonun gözenekliliğinin ve geçirimliliğinin artması, çatlamalar, dökülmeler, kapak atmalar ve betonun yumuşaması, dayanımını ve rijitliğini kaybetmesi şeklinde gösterir. Betonun bu tarz hasar görmesi ve bu hasarın derecesinin artışıyla bozulma süreci hızlanır. Bu noktada beton içerisinde karşılaşılan en önemli kimyasal etkiler sülfat, asit ve alkali saldırıları sonucu meydana gelir. Bu etmenlerin dışında ayrıca atık su ve tuz etkileri de beton üzerinde önemli sorunlar oluşturmaktadır.
Sizin için betonu olumsuz etkileyen etmenlerin kısaca bir analizini gerçekleştirdik. Bu noktada size 8 maddeden oluşan ve betonu olumsuz etkileyen koşulların özetini çıkarttık. Gelin şimdi bu 8 maddeyi detaylı olarak başlıklar halinde inceleyelim.
Betonun ilk başta kıvamı ve reaksiyonu için gerekli olan su, beton dayanımını alana kadar etkili olsa da betona bu sürenin dışında fiziksel ve kimyasal etkilerde bulunarak zarar vermektedir. Özellikle sızan suyun donatıya ulaşması ve hava koşullarına göre don veya buharlaşma etkisi ile betona zarar verebilmektedir.
Karbondioksitin, dayanımını kazanmış betonun mikro yapısı ile reaksiyonunun geleneksel olarak karbonatlaşmaya neden olduğu ve bunun sonucunda beton içindeki donatılarda oluşan korozyon yani ayrışma nedeniyle bir dayanıklılık sorunu meydana geleceği kabul edilmektedir.
Oksijen başka elemanların çoğuyla kolayca birleşir. Bu birleşme olduğu zaman, “oksidasyon-oksitlenme” olmuştur, deriz. Oksitlenmenin çok çabuk, son derece hızla olması “ateşlenme-yağma”dır. Hemen bütün oksitlenme olgularında ısı verilir. Bu yüzden ısı yükselir, alevlenme olur. Beton kuru durumda iken su eksikliğinden, beton su ile tam doymuş durumda iken de oksijen eksikliğinden betonarme demirlerinin paslanması son derece yavaştır. En yeğin paslanma, dönemsel olarak ıslanan ve kuruyan betonlarda görülür. Havaya açık bulunan betonların bir kısmı kuru bulunur. Bu durumdaki betonlar içindeki betonarme demirleri edilgen durumdadır. su ortam içinde paslanmazlık su içinde çözünmüş durumda olan oksijenin beton içinden süzülerek demir yüzeyine dek taşınmasının güçlüğünden ileri gelir.
Killi toprağın içinde bulunan yer altı sularında ve deniz suyunda beton için zararlı olan sülfat iyonları bulunur. Bu iyonlar, sertleşmiş betonun yapısında bulunan kalsiyum hidroksite (CH) saldırarak etrenjit oluşturur. Sertleşmiş betonun kararlı yapısında oluşan etrenjit betonda zararlı genleşmeye ve çatlak oluşumuna sebep olur.
Sertleşmiş betonun içerisine sızan sularda bulunan asitler, betonun genleşip hasar görmesine yol açan kimyasal olayların yer almasına neden olmaktadır. Asitlerin betonda yarattığı yıpratıcı etki, asit atağı olarak adlandırılmaktadır.
Özellikle köprü ayakları gibi su altı yapılarda ortamdaki klor iyonları, beton içerisine nüfus ederek demir donatının korozyonuna sebep olmaktadır. Bu etki betonun kullanıldığı, nem oranının yüksek olduğu ortamlarda da geçerli olmaktadır.
Atık suların içerisinde bir çok biyolojik ve kimyasal madde bulunmaktadır. Özellikle kanalizasyon sistemlerinde oluşan hidrojen sülfürün korozyon etkisi çok fazladır. Bunun yanında bir çok mirobiyolojik madde de betona doğrudan temas ederek betonu dayanımı etki etmekte ve aşınmasına sebebiyet verebilmektedir.
Tuz dolaylı olarak beton yollara, teraslara ve kaldırımlara zarar verir. Darbeler ve çukurlar doğrudan tuza maruz kaldığı için ortaya çıkmaz. Zamanla yüzeyde korozyon oluşmasına neden olan tuz, betonun zarar görmesine neden olur ve betonda renk kaybına, çatlamaya ve ufalanmaya sebebiyet verir.
28.02.22 03:032522 Okunma